ÖDEME EMRİ VE ÖDEME EMRİNE İTİRAZ

Semih DOLDUR

Vergi Müfettiş Yardımcısı

Özet

Ödeme emri, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları için yapılan bir tebliğ işlemidir. Vergi borçlusu açısından ödeme emri, borcun ödenmesi için son bir davet ve aynı zamanda son ihtar niteliğini taşımaktadır. Vergi borçlusuna yapılan tebligat karşısında yapılması gereken işlemler; borcun ödenmesi, ödeme emrine itirazda bulunulması ve dava açılması, mal bildiriminde bulunulması olarak sıralanabilir. Ancak mükelleflerin ödeme emirlerine itiraz ederek dava açmaları ve davayı kaybetmeleri halinde %10 haksız çıkma zammı hesaplanarak mükelleflerden talep edilecektir.

Anahtar Kelimeler: Ödeme emri, ödeme emrine itiraz, haksız çıkma zammı, mal bildirimi.

Giriş

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 1. maddesi uyarınca, devletin, il özel idarelerinin ve belediyelerin;

1- Asli Alacakları (vergi, ceza vs. gibi)

2- Fer'i Alacakları (gecikme zammı, faiz gibi)

3- Akitten (sözleşmeden), haksız fiil ve haksız iktisaptan doğan alacakları dışındaki kamu hizmetlerinden doğan alacakları,

4- Özel kanunlarda 6183 sayılı Kanuna göre takip ve tahsil edileceği belirtilen alacaklar,

5- Tahsili Emval Kanunu alacakları,

6- Ve bu alacakların takip masrafları,

6183 sayılı Kanuna göre takip ve tahsil edilir.

Tahakkuk ederek kesinleşen ve süresinde ödenmemiş olan vergi ve cezalar, 6183 sayılı Kanun uyarınca muhatabına bir ödeme emri ile tebliğ edilir. Ödeme emrinde, mükelleflerin belirtilen süre içerisinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları bildirilir. Belirli şekil şartlarına tabi olan ödeme emri muhatabına bir ihbarname ile bildirilir. Buna rağmen borcun ödenmemesi durumunda ise cebren tahsil yoluna başvurularak mükellefler haciz, hapis vs gibi uygulamalarla karşı karşıya kalabilmektedir.

Ödeme emri ile yapılan bildirime mükelleflerin kanunda belirtilen süre içerisinde itiraz ederek dava açma hakları bulunmaktadır.

Açılan dava sonucunda mükellefin haklı bulunması halinde yapılan işlemin iptali söz konusu olmakta iken, itirazında haksız çıkan borçludan %10 oranında haksız çıkma zammı alınmaktadır.

Yazımızda ödeme emrinin genel bir tanımı yapıldıktan sonra ödeme, itiraz, dava açma ve mal bildirimi konularına değinilecek ve konu ile ilgili örnek yargı kararları yer alacaktır.

1. Ödeme Emri

Ödeme emri, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un  55. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre ödeme emri, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları için yapılan bir tebliğ işlemidir.

Vergi borçlusu açısından ödeme emri, borcun ödenmesi için son bir davet ve aynı zamanda son ihtar niteliğini taşımaktadır.  Bir verginin tahsil edilmesi için izlenmesi gereken süreç; tarh, tebliğ, tahakkuk ve tahsil süreçleridir. Ödeme emri; tarh, tebliğ ve tahakkuk aşamalarının geçip, tahsil aşamasının ise zamanında yerine getirilmemiş olması nedeniyle yapılmaktadır. Yani ödeme emri ile; borcunu zamanında ödememiş bir mükellefe son bir ihtarda bulunarak 7 günlük süre tanınması, aksi halde uygulanacak yaptırımların mükellefe bildirilmesi hedeflenmektedir.

2.Ödeme Emrinde Bulunması Gereken Hususlar

6183 sayılı Kanunun 55. maddesinde ödeme emri belgesinde bulunması gereken hususlar belirtilmiştir. Söz konusu maddeye göre ödeme emri belgesinde; "borcun asıl ve ferilerinin mahiyet ve miktarları, nereye ödeneceği, müddetinde ödenmediği veya mal bildiriminde bulunmadığı takdirde borcun cebren tahsil ve borçlunun mal bildiriminde bulununcaya kadar üç ayı geçmemek üzere hapis ile cezalandırılacağı, gerçeğe aykırı bildirimde bulunduğu takdirde hapis ile cezalandırılacağı" kayıtlı bulunur. Ayrıca, borçlunun 114'üncü  maddedeki vazifeleri ve bu vazifeleri yerine getirmediği takdirde hakkında tatbik edilecek olan ceza bu ödeme emrinde kendisine bildirilir.

Ödeme emrinde amme borçlusuna bildirilen cezalar, borçtan kaynaklı bir ceza olmayıp, yükümlülüklerin süresinde yerine getirilmemesinden kaynaklı cezalardır. Bu cezalar borçluyu kanuna uygun ödeme yapmaya, mal bildiriminde bulunmaya ve gerçeği beyan etmeye davet etmek üzere konulmuş hükümlerdir. Mal beyanında bulunan ya da haczi kabil mal veya gelirinin bulunmadığını beyan eden borçlulara bu cezalar uygulanmayacaktır. Ayrıca madde metninde yer almamakla birlikte, borçlunun hukukunu koruma açısından ödeme emrinde; ödeme emrine karşı hangi sürede, hangi yargı merciine başvurulabileceği hususlarına da yer verilmesi gerekmektedir.   

Vergi borcuna ilişkin gecikme zammının miktarı, ödeme sırasında belli olacağından, ödeme emri belgesi üzerine gecikme zammı tutarı yazılmaz. Bu nedenle, şekle bağlı bir belge olarak düzenlenen ödeme emrine "Ayrıca Gecikme Zammı Hesaplanacaktır" ibareli basılı bir damga vurulur. 

3.Ödeme Emrinin Tebliğ Edilmesi

Tebliğ  kelime anlamı olarak haber verme, bildirme anlamında olduğundan, ödeme emri belgesinin tebliğ edilmesi hem vergi borçlusu, hem de tahsil dairesi açısından önemli sonuçlar doğurmaktadır.

Düzenlenen ödeme emirlerinin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun tebligata ilişkin hükümleri çerçevesinde mükelleflere tebliğ edilmesi esastır. Ancak bu tebliğin 213 sayılı Kanun'da öngörülen tebliğ usullerine uyulmakla birlikte, gerekli görülen hallerde, postada oluşabilecek gecikme ve tebliğ imkânsızlıklarının önlenmesi, icra takiplerinin geciktirilmemesi ve amme alacağını vadesinde ödemeyen borçlulara ilişkin cebri takip ve tahsil işlemlerinin daha hızlı bir şekilde yürütülmesi için yapılacak tebliğlerde, posta yoluna başvurmadan memur eliyle tebliğ yaptırılması mümkündür.

6183 sayılı Kanunun 55. maddesinde yer alan; "Belediye hududu dışındaki köylerde bulunan borçlulara ödeme emirleri muhtarlıkça tebliğ olunur........" hükmüne istinaden köylerde ödeme emirlerinin köy muhtarlıkları vasıtasıyla tebliğ edilmesi gerekmektedir.

Vergi borçlusuna yapılan bu tebligat karşısında yapılması gereken işlemler; birinci olarak borcun ödenmesi, ikinci olarak ödeme emrine itirazda bulunulması ve dava açılması, üçüncü seçenek ise mal bildiriminde bulunulması olarak sıralanabilir. Bunlardan hiçbirinin yapılmamış olması durumunda ise cebren tahsil ve cezai yaptırımlar söz konusu olacaktır.

3.1. Ödeme

213 sayılı VUK'a göre verginin tahsili, kanuna uygun surette ödenmesidir. 6183 sayılı Kanuna göre amme alacakları, hususi kanunlarında belli edilen zamanlarda ödenir. Özel kanunlarında ödeme süresi belirtilmemiş olanlar ise tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde ödenecektir. Ödeme süresinin son günü amme alacağının vadesi günüdür.

Kendisine ödeme emri tebliğ edilmiş mükellefler, belirtilen süre olan 7 gün içinde kanuna uygun olarak ödeme işlemini gerçekleştirdikleri takdirde, ödeme belgesinde belirtilen diğer hususlar olan mal bildiriminde bulunma veya diğer cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalma riskinden kurtulmaktadırlar. Aksi takdirde vergi idaresince kamu gücü kullanılarak cebren tahsil  ve  uygulanacak cezai yaptırımlar, mükellefleri zor durumda bırakacaktır.

3.2. Ödeme Emrine İtiraz ve Dava Açma

Kendisine ödeme emri tebliğ edilen mükellefler, böyle bir borcu olmadığını veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesinin bulunduğu yer vergi mahkemesine  itirazda bulunarak dava açabilecektir (6183 sk. Md.58).

Cebri icra takibinin sürüncemede kalmadan süratle sonuçlanmasını sağlamak amacıyla, ödeme emirlerine karşı açılacak davaların yalnızca tahsil aşamasına özgü sebeplere dayandırılması gerekir. İşte bu yüzden ödeme emirlerine karşı açılan davalarda yalnızca "böyle bir borcun bulunmadığı", "borcun kısmen ödendiği" veya "borcun zamanaşımına uğradığı" iddialarının ileri sürülebilmesine izin verilmiştir. 

i) Böyle Bir Borcun Olmadığı Yönündeki İddialar:

Kendisine ödeme emri tebliğ edilen borçlunun böyle bir borcunun olmadığını iddia edebilmesi için, borcun hukuken hiç doğmaması ya da borç doğduktan sonra tamamen ödenmesi veya sair bir nedenle ortadan kalkması gerekmektedir.

ii) Borcun Kısmen Ödendiği Yönündeki İddialar:

Bu iddia; borçlunun, borcun varlığını kabul etmekle birlikte, borç tutarının ödeme emriyle talep edilen tutar kadar olmadığını ileri sürmesi durumunda gündeme gelmektedir.

Borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun o kısmın cihet ve miktarını açıkça göstermesi lazımdır. Aksi halde itiraz etmemiş sayılacaktır.

iii) Borcun Zamanaşımına Uğradığı Yönündeki İddialar:

Zamanaşımı kanunlarda belirlenmiş olan belli bir sürenin geçmesi nedeniyle bir hakkın elde edilmesi veya bir hakkın kaybedilmesidir. Amme alacaklarının tahsil zamanaşımı 6183 sayılı Kanunun 102'nci maddesinde 5 yıl olarak düzenlenmiş olup, bu iddiaya göre amme alacağının bu madde hükmüne göre zamanaşımına uğramış olması gerekmektedir.

Vergi mahkemesi bu itirazları en geç 7 gün içinde karara bağlamak zorundadır. İlk derece mahkemesi olarak vergi mahkemesinin vermiş olduğu kararlar, kesin olmayıp üst yargı mercii nezdinden temyiz veya itiraza konu olabilecektir.

iv) Haksız Çıkma Zammı:

6183 sayılı Kanunun 58'inci maddesinin beşinci fıkrasında "İtirazında tamamen veya kısmen haksız çıkan borçludan, hakkındaki itirazın reddolunduğu miktardaki amme alacağı %10 zamla tahsil edilir." hükmü yer almaktadır. Dolayısıyla söz konusu madde uyarınca ödeme emrine dava açan borçlunun tamamen veya kısmen haksız çıkması halinde %10 haksız çıkma zammı alınacağı açıkça belirtilmiştir.

Bu düzenleme, ödeme emrine karşı mesnetsiz dava açılmasını önlemeye yönelik bir düzenleme olduğundan, ödeme emrine karşı açılan davaların reddi halinde kesinleşecek kararlar üzerine %10 zammın uygulanması gerekmektedir.

Kanunda %10 zammın hangi sürede ödeneceğine yönelik özel bir düzenleme yer almadığından, bu alacağın vadesinin 6183 sayılı Kanunun 37'nci maddesinde belirtildiği üzere ilgilisine, 213 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılacak tebliğle verilecek bir aylık ödeme süresi içinde ödenmelidir. Haksız çıkma zammının süresinde ödenmemesi durumunda ise gecikme zammı tatbik edilmeyecektir.

3.3. Mal Bildirimi

6183 sayılı Kanunun 59'uncu maddesinde mal bildirimi, borçlunun gerek kendisinde, gerekse üçüncü şahıslar elinde bulunan mal, alacak ve haklarından borcuna yetecek miktarın, nevini, mahiyetini, vasfını, değerini ve her türlü gelirlerini veya haczi kabil mal veya geliri bulunmadığını ve yaşayış tarzına göre geçim kaynaklarını ve buna nazaran borcunu ne suretle ödeyebileceğini yazı ile veya sözle tahsil dairesine bildirmesidir, olarak tanımlanmıştır.

Kendisine ödeme emri tebliğ edilen borçlu 7 gün içinde borcunu ödemek veya mal bildiriminde bulunmak mecburiyetindedir. Mal bildirimi mutlaka bir malın bildirilmesini ifade etmez. Haczi kabil malı olmayan borçluların malları olmadığını bildirmeleri de mal bildirimi hükmündedir.

Borçlu mal bildiriminde malın değerini de bildirmekle beraber, bildirilen malın borcu karşılayıp karşılayamayacağının takdiri tahsil dairesine ait bulunmaktadır. Tahsil dairesince mal bildirimindeki malların borcu karşılayamayacağına veya haciz ve satışının çok güç olacağına kanaat getirilmesi halinde, borçludan ilave bildirimde bulunması istenebilecektir. Borçludan ilave mal bildirimi isteği, ikinci bir ödeme emri marifetiyle yapılmayıp, yazılı veya sözlü yapılması lazımdır. Hazırlanan yazının ilgiliye tebliğ edilmesi, sözlü taleplerde de durumun bir tutanakla tespit edilmesi, ileride gerektiği  takdirde,  borçlunun  gerçeğe  aykırı bildirimde bulunması sebebiyle cezai sorumluluğuna başvurulabilmesi için gereklidir.

6183 sayılı Kanun borca yetecek miktarda mal bildirimini esas aldığından, 59'uncu maddede yer alan borçlunun "her türlü gelirlerini" ve "yaşayış tarzına göre geçim kaynaklarını" ve "buna nazaran borcunu ne suretle ödeyebileceğini" ibareleri, borca yetecek kadar mal bildiriminde bulunmayanları kapsamaktadır. Borcuna yetecek kadar mal bildiriminde bulunan borçluların, Kanun maddesinin bu hükümlerinden kaynaklı bildirimleri yapma mecburiyetleri bulunmamaktadır.

i) Malı Bulunmayanlar veya Borca Yetecek Kadar Malı Bulunmayanlar:

6183 sayılı Kanunun 61'inci maddesine göre, malı olmadığını veya borcu karşılayacak miktarda malı olmadığını beyan eden amme borçlusu, daha sonra edindiği mallar ile gelirlerindeki artışları, edinme ve artış tarihinden itibaren 15 gün içinde tahsil dairesine bildirmekle yükümlüdür.

ii) Mal Bildiriminde Bulunmama ve Gerçeğe Aykırı Bildirimde Bulunma:

6183 sayılı Kanun md. 60 uyarınca; Kendisine ödeme emri tebliğ edilen borçlu, 7 günlük müddet içinde borcunu ödemediği ve mal bildiriminde de bulunmadığı takdirde mal bildiriminde bulununcaya kadar bir defaya mahsus olmak ve üç ayı geçmemek üzere hapisle tazyik olunur. Borçlunun hapsen tazyiki için, tahsil dairesince bir yazı ile icra mahkemesine başvurulur. Bu şekilde alınan hapsen tazyik kararları, infaz için derhal yetkili Cumhuriyet Savcılığına gönderilir.

Borçlunun; başkasının mallarını kendi malı olarak bildirmesi veya bildirdiği mallar üzerinde üçüncü şahısların haklarını da aynı zamanda bildirmemesi, malı olduğu halde beyan ettiğinden başka malları olmadığını bildirmesi gibi haller, borçlunun gerçeğe aykırı bildirim yaptığı hususundaki kastının karinesidir. Gerçeğe aykırı bildirimde bulunanlar ise 6183 sayılı kanun md.111'de yer alan "istenen mal bildirimini gerçeğe aykırı surette yapanlarla, yaşayış tarzları mal bildirimine uymayanlar üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır." hükmü uyarınca cezalandırılacaklardır.

iii) İtiraz Davası Reddolunanlar:

6183 sayılı Kanunun 58'inci maddesinin yedi ve sekizinci fıkralarında "Borcun tamamına bu madde gereğince vaki itirazların tamamen veya kısmen reddi halinde, borçlu ret kararının kendisine tebliği tarihinden itibaren 7 gün içinde mal bildiriminde bulunmak mecburiyetindedir.

Borcun bir kısmına karşı bu madde gereğince vaki itirazlar mal bildiriminde bulunma müddetini uzatamaz." hükmü yer almaktadır.

Madde hükmüne göre, amme borçlusunun ödeme emri ile istenen alacağın tamamına karşı dava açması halinde mal bildiriminde bulunma süresi, ilk derece mahkemesinin nihai kararına kadar uzamaktadır. Açılan davanın kısmen ya da tamamen borçlu aleyhine sonuçlanması durumunda, borçlunun ayrıca bir bildirimi beklemeksizin ret kararının kendisine tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde ret olunan tutar kadar mal  bildiriminde  bulunması  gerekmektedir.

Bu madde (58. madde) hükmüne uymayan borçlular hakkında Kanunun 60'ıncı (mal bildiriminde bulunmayanlar) maddesine göre işlem yapılacağı tabiidir. Ancak, davanın devamı sırasında, yürütmenin durdurulması kararı verilmediği müddetçe takip işlemleri süreceğinden, borcu karşılayacak değerde mal haczi yapılmış olması halinde, borçlunun dava sonucunda ayrıca mal bildiriminde bulunmasına gerek bulunmamaktadır. Öte yandan, borçlu tarafından ödeme emri ile takip edilen borcun bir kısmına dava açılması halinde, dava konusu yapılmayan amme alacağı kısmı için, ödeme emri tebliği üzerine 7 gün içinde mal bildiriminde bulunma yükümlüğüne yönelik süre uzatımı söz konusu değildir.

Yazımızın yukarıdaki bölümlerinde ödeme emri, ödeme emrinin tebliği ve taşıması gereken şekil ve içerik unsurları belirtilmiş, ayrıca ödeme emrine itiraz ve mal bildirimine ilişkin açıklama ve değerlendirmelere yer verilmiştir. Söz konusu açıklama ve değerlendirmelere istinaden mükelleflerin kendilerine tebliğ edilen ödeme emirleri konusunda, belirtilen şekil, içerik, itiraz ve mal bildirimi konularına dikkat etmeleri gerekmektedir.

Zira belirli şekil ve içeriğe uymayan ödeme emirleri nedeniyle açılan davalar sonucunda, mahkemelerce söz konusu işlemlerin iptal edilmesi gibi kararlar verilebilmektedir.

Aşağıda yazımızda açıklamasını ve değerlendirmesini yaptığımız konular ile ilgili örnek yargı kararları belirtilmiştir.

4.Yargı Kararları

Danıştay 3. Daire tarafından; "........ 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 56'ncı maddesine göre, karşılığında teminat gösterilmiş bulunan amme alacağı vadesinde ödenmediği takdirde, borcun 7 gün içinde ödenmesi gerektiği, aksi halde teminatın paraya çevrileceği veya diğer şekillerde cebren tahsil olunacağının borçluya bildirilmesi gerekirken bildirim yapılmadan taşınmazlarına doğrudan haciz uygulanmasının hukuka uygun görülmediği, diğer taraftan, mahkemelerince verilen ara kararı üzerine davalı idarece gönderilen cevabi yazıdan adına kayıtlı motorlu taşıtlara şirketin vergi borçlarının yüksek tutarlı olması nedeniyle haciz konulduğunun bildirildiği, taşıtlara haciz uygulandıktan sonra davacı adına ödeme emri düzenlendiği anlaşıldığından haczin dayanağı bulunmadığı ........." şeklinde karar verilmiştir. 

Danıştay 9. Daire tarafından; ".... Vergi Mahkemesince, davacı adına düzenlenen ve 25.9.2008 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrine karşı 7 günlük dava açma süresi geçirildikten sonra, 6.10.2008 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, dosyada bulunan ödeme emri fotokopilerinin incelenmesinden; ödeme emrine karşı dava açılması halinde dava açma süresinin gösterilmediği tespit edilmiştir. Bu nedenle, özel yasasında yer alan düzenleme gereği tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde dava açılması gereken ödeme emrinin içeriğinde, bu bilgiye yer verilmemiş olduğundan, bu ödeme emrine karşı açılan davada, anılan Anayasa hükmü karşısında dava açma süresinin geçirildiğinden söz edilmesine olanak bulunmayıp, Vergi Mahkemesince işin esası hakkında karar verilmesi gerekmektedir...." şeklinde karar verilmiştir. 

Danıştay 9. Daire tarafından "........ özel yasasında yer alan düzenleme gereği tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde dava açılması gereken ödeme emirlerinin içeriğinde, bu bilgiye yer verilmemiş olduğundan, bu ödeme emirlerine karşı açılan davada, anılan Anayasa hükmü karşısında dava açma süresinin geçirildiğinden söz edilmesine olanak bulunmamaktadır...." şeklinde karar verilmiştir. 

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu tarafından; ".........kendisine bir ödeme emri tebliği üzerine borçluların, 6183 ve 2576 sayılı Yasa hükümlerine göre vergi mahkemesinde dava açmaları gerekmektedir. Bozma kararında da belirtildiği üzere, ödeme emrine karşı tebliğ tarihinden başlayarak yedi gün içinde dava açılması gerektiğinde duraksama yoktur. 6183 sayılı Yasanın 55'inci maddesinde öngörülen açıklamaları içeren ödeme emirleri 13.10.2004 tarihinde kendisine tebliğ edilen davacının, 3.6.2005 tarihinde dava açtığı da ihtilafsızdır. Ödeme emirlerinin usulüne uygun tebliğ edilmediği iddiasına herhangi bir kanıt getirmeyen davacıya yapılan bildirimler dava süresini başlatacağından, yedi gün olan dava açma süresi geçirilerek, 3.6.2005 tarihinde açıldığı sabit olan davayı süreaşımı nedeniyle reddeden vergi mahkemesi ısrar kararında hukuka aykırılık görülmemiştir...." şeklinde karar verilmiştir. 

Sonuç

6183 sayılı Kanuna tabi alacakların, borçluları tarafından süresinde ödenmemesi nedeniyle mükellefler adına bir ödeme emri düzenlenmektedir. Bu emirde borcun 7 gün içinde ödenmesi veya mal bildiriminde bulunması, bulunmaması halinde hapisle tazyik olunacağı süresinde ödenmezse cebren tahsil yoluna gidileceği bulunmaktadır.

Belirli şekil ve içeriğe sahip olması gereken ödeme emirlerinde bu hususlarda bir eksiklik veya yanlışlık bulunması durumunda dava yolunun kullanılması mükelleflerin lehine olacaktır. Ancak mükelleflerin ödeme emirlerine itiraz ederek dava açmaları ve davayı kaybetmeleri halinde %10 haksız çıkma zammı hesaplanarak mükelleflerden talep edilecektir. Ayrıca mükelleflerden malı bulunmadığını beyan eden mükellefler, yeni mal edinmelerini ve mallarındaki artışları belirli sürede bildirmekle yükümlülerdir.

Süresinde ödenmeyen kamu alacaklarının tahsili için son bir uyarı mahiyetinde olan ödeme emri konusunun mükellefler tarafından iyi bilinmesi, hapis ve haciz gibi cezai yaptırımlar ile karşılaşılmaması için elzem bir konudur.

Mükelleflerin yazımızın yukarıdaki bölümlerinde açıklanan hususlara dikkat etmeleri ve yapılacak işlemler konusunda bilgi sahibi olmaları, mükelleflerin yararına olacaktır.

Muhasebe Ücreti Öde
E-Mükellef Girişi